Press

HARPER’S BAZAAR TÜRKİYE

MARCH 2022
KÖKLERİN HAFIZASI

Mine Akın’ın “Bütünün İçinden” serisinden ahşap heykelleri, ISTANBUL’74 tarafından Bodrum’un ikonik mekanlarından Maçakızı Otel’de sergileniyor.
Mine Akın’ın Bütünün İçinden serisi heykellerinde, zeytin ağacının sonsuzluğu sembolize eden gücü kadın vücudunun estetiği ile bütünleşiyor. Onunla ilk defa çalıştığı bir malzeme olan zeytin ağacı gövdelerine oyulmuş ahşap heykellerden oluşan, 29 Nisan’a kadar ziyarete açık olacak sergisini konuştuk.

Zeytin ağacının formu ile kadın bedeni arasındaki ilişkiyi nasıl yorumlarsınız?
Mücadeleci yanı, dayanıklılığı, doğurganlığı, ölümsüzlüğü, bilgeliği.

Serginizi zeytin ağacı ile özdeşleşen yerlerden biri olan Bodrum’da gerçekleştirmek sizin için ne ifade ediyor?
Atölyemi 2019 yılında Yalıkavak’a taşıdım ve burada özgürce farklı malzemeler ile çalışma şansı buldum. Daha önce ahşap çalışmamıştım, bir arkadaşım zeytin denememi önerdi, iyi ki de önermiş. Aşık oldum adeta. Zeytin ve ben baş başa kaldığımızda macera başladı. Sürprizler ile dolu açılmamış bir kutu zeytin. Bedeni insanı heyecanlandırıyor ve bu heyecan hiç bitmiyor. Doğaçlama çalışmaktan keyif alan bir sanatçıyım. Zeytin ile bu noktada birbirimizi tamamladık; zeytin anlattı, ben dinledim, sonra ben yonttum, zeytin ve ben mutlu olduk.

Zeytin ağacının materyal olarak zorlukları neler?
Zeytin ağacının bedeni dışarıdan tekmiş gibi görünse de dış kabuk soyulduktan sonra içerisi oldukça sürprizli, boşluklu, renkli ve hikaye dolu. Yağlı bir ağaç ve son derece sert bir yapıya sahip, o nedenle önceden belirlediğiniz bir tasarıma çok izin veren bir yapısı yok. Aslında bu bana uyan bir yapı; malzeme ile uyum sağlayabilmek, onunla birlikte sonuca ulaşmak, sonucun mükemmelliğinde çok önemli. Özgür çalışmaktan hoşlandığım ve değişikliklere hızlı uyum sağladığım için zeytin bedeni ile çalışırken bu bir avantaj oldu.

ISTANBUL’74 ile yollarınız nasıl kesişti?
Ferda Art Platform’da açtığım kişisel sergimi Demet Müftüoğlu Eşeli gördükten sonra, hayata geçirmek istediği ‘wood-art’ projesine başlangıç olarak düşünmüş. Mekan olarak da Maçakızı’nı belirlemiş. Heykellerim, ISTANBUL’74 ve Maçakızı böylece yeni bir üçlü oluşturdu.