Abartısız Lüks
Bodrum denince akla gelen lokasyonlar arasında yer alan Maçakızı’nın sahibi Sahir Erozan ile bir araya gelerek, kendi gustosu, turizm ve otelciliğe dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Tüm dünyada için zor geçen bir kış mevsiminin ardından yepyeni bir yaz sezonuna giriş yapıyoruz. Ülkeler arası sınırların kapalı olduğu bu dönemde lokal değerler her zamankinden daha çok önem taşıyor. Hiç şüphesiz Bodrum da en çok ilgi gören tatil beldeleri arasında. Sizce Bodrum’u bu kadar özel yapan nedir?
Bodrum’un sakin, güzel doğası, samimi ve sıcak Ege atmosferi, birbirinden güzel koylarının yanı sıra, Antik Çağ’a dayanan 7000 yıllık bir tarihi de var. Leleg, Karia, Pers, Helen, Bizans ve Osmanlı gibi birçok uygarlık ve kültüre ev sahipliği yapmış olan Bodrum, belki de bu yüzden herkesi çeken bir şeyler barındırıyor içinde
Bodrum’un geçmişine baktığımızda tarih boyunca her zaman popüler bir tatil beldesi olmuştur. Her dönem de farklı bölgeleri öne çıkmıştır. Barlar Sokağı ve Halikarnas efsanesinden Güm-bet’e, Türkbükü’nden Yalıkavak Marina’ya… Sizce bu değişimi tetikleyen ne oluyor?
Bodrum’da yerleşim yarımadanın değişik bölgelerine yayıldıkça Türkbükü, Yalıkavak gibi farklı koylar ön plana çıkmaya başladı. Bodrum merkezinde kıyı sahilinden denize girmek zor olduğu için oteller ve mekanlar bu koylarda açılmaya başladı.
Sizin için Bodrum’un yerlisi diyebiliriz. Bu yaz turistlere gerçek bir Bodrum deneyimi yaşamaları adına bilinen popüler lokasyon-lar dışında nerelere gitmesini önerirsiniz?
Tekneyle Bodrum’un eşsiz güzellikteki sakin koylarına.
Yurtdışına baktığımız zaman St.Tropez, Capri, Ibiza gibi lokasyonlarda çoğu otel, restoran ve gece kulüplerinin kuruluşu çok eski yıllara dayanıyor. Bodrum’da ise Maça Kızı gibi köklü mekanların sayısı bir elin parmağını geçmeyecek kadar az. Buranın en eski mekanlarından biri olarak sizce neden bu kadar çabuk tüketiyoruz? Ya da mekanlar neden ayakta kalamıyor?
Bir mekanın kalıcı olabilmesi için bulunduğu yerin ruhunu, yaşam tarzını çok iyi anlıyor ve uyum sağlıyor olması gerekir. Yeni açılan mekanların birçoğu başka şehirlerden Bodrum’a geliyor. Bodrum’un atmosferini, ve ruhunu iyi kavrayamıyorlar. Her yerin sevilen, bilinen lokal işletmeleri ve buraların sadık takipçileri vardır. Her gittiğinizde size özel bir duygu ve keyif yaşatır. Bu tadı insanlara veremeyen mekanlar insanlarla güçlü bir bağ kuramıyor, dolayısıyla kalıcı olamıyor ve kısa sürede kapanıyorlar.
Biraz da Maça Kızı’ndan bahsedelim. Bodrum’daki 43. yılınızı devirmek üzeresiniz. Anneniz Ayla Emiroğlu’nun Bodrum çarşı içerisinde devraldığı küçük bir pansiyon ile başlayan macera nasıl bir yolculuk ile bugünlere geldi?
Annem’in Bodrum aşkı 70’lerde başladı. 1977’de Bodrum’un içinde ilk Maçakızı’nı açtığı zaman burası birkaç ev, araba ve sokak kedilerinin olduğu küçük bir kasabaydı. Annemin tutkusu, disiplini ve dokunduğu her şeyi bambaşka bir güzelliğe getirme yeteneğiyle Maçakızı bugünkü konumuna geldi. Bahçedeki çiçeklerle teker teker ilgilenir, mutfaktan çıkan her yemeği titizlikle teftiş ederdi. Maçakızı’na bohem ve sofistike ruhunu veren annem ve onun benzersiz kişiliğidir. Zamanla dönemin sanatçılarını, entellektüellerini çeken samimi ve keyifli bir ortam oluştu Maçakızı’nda. Ahmet Ertegün, Mick Jagger, Nureyev gibi isimleri ağırlardı annem. 2000 yılında ben de Washing-ton D.C.’deki 26 senelik kariyerimi geride bırakıp, annemle beraber Maçakızı’nın Göltürkbükü’ndeki yeni yerini kurmak üzere Türkiye’ye geldim. Son 20 senedir, otelde birçok yenilik ve geliştirme yaparak bugünün yaşantısına adapte etmekle uğraşıyorum; annemin yarattığı ruhu, abartısız lüks anlayışımızı ve kusursuz servis ilkelerimizi asla değiştirmeden.
Bölgenin ikonik lokasyonlarından biri haline gelen, yabancı turistlerin de favorilerinden Maça Kızı’nı nasıl tanımlarsınız? Öne çıkan ya da farklılık yaratan özellikleriniz sizce hangisi? Maçakızı dünyanın her yerinde güzellik arayan, yaşamdan zevk almayı bilen, iyi yemek yemeyi seven, doğayı, sanatı hayatının vazgeçilmez birer parçası haline getirmiş insanlar için bir buluşma noktası oldu. Annemin vizyonu, enerjisi ve eşsiz dokunuşuyla hayat bulan bohem-şık Maçakızı ruhu, abartısız lüks anlayışı ve her zaman en üst seviyede tutmaya çalıştığımız servis kalitemizle bizi bugünlere getirdi. Ekibimizin çoğu çok uzun zamandır bizimle ve Maçakızı’nda misafirlerimiz için bir ev sıcaklığında ağırlayabilmemizde büyük rol oynuyorlar. Birçok Türk ve yabancı müşterimiz her yaz gelir, ve burada bir aile buluşması hissi yaşatır bize.
Kurulduğu günden bu yana kalitesini hiç bozmadan hizmet veren mutfağınız da otel kadar ses getiriyor. Bu yaz için bizleri Maça Kızı mutfağında neler bekliyor?
Bu yıl şefimiz Aret Sahakyan yine “Yeni Akdeniz Mutfağı” diye tarif ettiği lezzetlerinden oluşan harika menüler hazırladı bize. Pandemi önlemlerimiz kapsamında restoranımızda birkaç değişiklik yaptık. Öğle yemeği ve brunch açık büfemiz artık büfe şeklinde değil, menümüz dahilinde masalara servis edilecek. En sevilen yemekleri-mizin hepsi menüye girdi, merak etmeyin. Akşam yemeklerimiz için de online rezervasyon sistemine geçtik. Her akşam hem favori Maçakızı klasiklerimiz, hem de şefin günlük değiştireceği başlangıçlar ve ana yemeklerimiz arasından seçim yapabileceksiniz.
Son zamanlarda sağlıklı yaşam konsepti oldukça yükselişte. Vejeteryanların sayısı oldukça artarken glütensiz ya da rafine şekersiz beslenenlerin sayısı da oldukça fazla. Birçok kişi de seyahat ederken bu alışkanlıklarından ödün vermek istemiyor. Bu doğrultu da mekanlar da artık menülerini çeşitlendirmeye başladı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Özellikle bu dönem sağlığın değerini daha da iyi anladık. İyi beslen-mek herkes için önemli ve Maçakızı’nda da her türlü beslenme şekline uygun opsiyonlarımız mevcut. Spor salonumuzun bir kısmını açık havaya taşıdık bu yaz, sosyal mesafeyi koruyarak bireysel ve küçük gruplar için derslerimiz yaz tatilinde formda kalmak isteyenler için devam edecek.
İçinde bulunduğumuz bu dönemde sizce eğlence bu yaz nasıl olacak? Sosyal mesafemizi koruyarak eğlenmek mümkün mü? İnsanlar haklı olarak eve kapanmaktan çok bunaldı. Ama bir süre daha dikkatli olmaya devam etmemiz gerekecek. Açık havada olmanın, güneşin ve denizin tadını çıkarmanın sosyal mesafeyi koruyarak da mümkün olduğunu düşünüyorum.
Son zamanlarda modadan gastronomiye, dekorasyondan turizme her alanda “yeni normal”lerimizi konuşuyoruz. Hiç şüphesiz turizm ise koronavirüs salgınından en çok etkilenen sektörler arasında. Sizce neler değişti ya da değişecek? Sektörden bağımsız olarak bu günlerin hepimiz için bir milat olacağını düşünüyorum. Tüm değerlerimizi, yaşam biçimimizi, tüketim alışkan-lıklarımızı gözden geçireceğimiz, yeni bir sayfa açacağımız bir süreçteyiz. Daha fazla, daha büyük ya da pahalı değil, daha kaliteliye yöneleceğiz. Bencillik ve bireysellikten uzaklaşıp, birlik olmayı, toplumsal fayda yaratmayı, doğaya karşı daha saygılı olmayı öğreneceğiz. Yüzümüzde hissettiğimiz ilk yaz güneşinin değerini daha iyi bilerek yaşayacağız. Sektör olarak da önlemlerimizi aldık, bu sezon ilk defa yeni normali deneyimleyeceğiz.
Maça Kızı olarak siz bu sürece uyum sağlamak adına nasıl önlemler aldınız?
Hem Maçakızı Otel hem Villa Maçakızı’nda bu yaz tüm önlemlerimizi aldık. Yeni prosedürlerimizi uygulamaya başladık. Her yer düzenli olarak dezenfekte ediliyor, otele giriş yapan tüm misafirlerimiz ve çalışanlarımızın ateşi ölçülüyor. El dezenfektanları, eldiven ve maskeler otelin tüm ortak alanlarında mevcut. Teması en aza indirgemek için tüm menülerimizi, bilgilendirme yazılarımızı, oda içi kitapçıklarımızı QR kodlarıyla dijital ortama taşıdık. Sahil ve restoran bölümlerimiz sosyal mesafe kurallarına uygun olarak yeniden düzenlendi. Restoranımız ve sahilimiz için online rezervasyon sistemine geçiş yaptık.
Kendiniz tatile çıkacak olsanız, gideceğiniz ve kalacağınız bir otelde nelere dikkat ederdiniz? Hijyen şu sıralar en önemli faktör.
Peki yabancı turistlerin şu sıralar azalacağını düşünürsek sizce bu durum sizi ya da genel olarak turizm sektörünü nasıl etkileyecek? İlk etapta kötü yönde etkileyecek tabii ama bu dönem atlatıldıktan sonra seyahat etme isteği daha da öne çıkacak diye düşünüyorum. İşletmecilik dışında iyi de bir koleksiyonersiniz. Sanat hayatınızın neresinde? Dedemden ve annemden dolayı sanat her zaman hayatımda oldu. Tüm dünyadaki fuarları ve bienalleri takip ediyorum. Ayrıca Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlayan sanat etkinliklerini de desteklemeye çalışıyorum. Venedik Bienali ve Art Basel Miami dönemle-rinde organize ettiğim etkinliklerde sanatçıları ve koleksiyonerleri ağırlıyorum.
Özellikle takip ettiğiniz bir sanat türü ya da sanatçılar var mı?
Çağdaş sanatla ilgileniyorum. Çoğunlukla heykel, video sanatı ve tablo almayı seviyorum son dönemde. Türkiye’den ve yurtdışından birçok sanatçının işlerini takip ediyorum.
Son yıllarda sanat eserlerin otellerin olmazsa olmaz parçaları haline geldi. Birçok otelin kendine ait özel koleksiyonerleri bulunuyor. Maça Kızı’nın çeşitli alanlarında birçok farklı sanat eseri karşımıza çıkıyor. Dönem dönem farklı sanatçılarla çalışıp, otelde yeni işler sergilemeyi seviyorum. Sanatçıların mekandan ilham alarak otele özel bir eser yaratmaları bana heyecan veriyor. Maçakızı’nın lobisinde Haluk Akakçe’nın annemi ve Maçakızı’nı resmettiği çok sevdiğim bir eseri var. Elif Uras’ın uzun zaman geçirdiği ve çok sevdiği Bodrum’u yansıtan çeşme eseri de otelin bahçesinde yer alan, her önünden geçtiğimde enerjisiyle bana mutluluk veren bir iş. Maçakızı odalarında ise Suat Akdemir’in işleri yer alıyor. Maçakızı’nın sanatla iç içe dokusu annemle başlayan, benim de keyifle devam ettirdiğim bir durum. Kendi koleksiyonum için sanat alırken her zaman Maçakızı’nı da düşünürüm.
Röportaj Timur Can Ersoy